Bostanlı Yaya Köprüsü ve Bostanlı Gün Batımı Terası, ‘İzmirDeniz’ projesi kapsamında Studio Evren Başbuğ Mimarlık tarafından tasarlandı. Söz konusu proje ile İzmir Büyükşehir Belediyesi, 2017 yılında kamu kategorisinde Arkitera İşveren Ödülü’ne layık görüldü.
Tasarımcıları, projeyi anlatıyor:
İzmir Karşıyaka’da, Bostanlı Deresi’nin körfeze aktığı noktada, kıyı formu ve sahip olduğu kentsel hafıza itibariyle oldukça özel bir konuma güçlü biçimde tutunan bu iki mimari tasarımın birbirlerine referanslı pozisyonları ve yakınlıkları, bütünleşik bir yeni kıyı odağı yaratmalarını sağladı.
‘Bostanlı Yaya Köprüsü’ temel olarak üst ölçekte ‘Karşıkıyı’ konsepti çerçevesinde kıyı hattı boyunca önerilen kesintisiz promenadın eksik olan parçalarından birini tamamlamak, derenin ayrık iki yakasını bir araya getirmek için önerildi. Aynı zamanda köprü profiline iki yaka arasında yumuşak bir yay formu verilerek kesit derinliği yaratan taşıyıcı kirişlerle su yüzeyi arasındaki mesafe artırıldı ve bu sayede alttan dere içinde önerilen yüzer iskeleye kayık erişimi sağlandı.
Bir tarafında kent, diğer tarafında körfez manzarasına sahip eşsiz konumu dikkate alınarak tasarlanan bu yeni kentsel armatür, asimetrik bir kurguya sahip. Çelik konstrüksiyon üzeri ısıl ahşap kaplama olarak projelendirilen form, körfez manzarasına karşı oturarak veya uzanarak keyifli vakit geçirmeye izin verecek kademeli bir kesit profili üzerinden şekillendi. Bu sayede köprünün, yalnızca üzerinden geçilen bir altyapı elemanı olmanın ötesine geçerek, formu ve malzeme kullanımıyla bulunduğu özel konuma karşı duyarlı, çevresiyle iletişim halinde yeni bir kamusal kullanım tanımlaması hedeflendi.
Tüm Karşıyaka sahilinde batıya cephe veren sayılı kara parçalarından biri üzerinde önerilen ‘Bostanlı Gün Batımı Terası’, ağaçlarla kaplı yapay bir tepe üzerinden başlayıp denize kadar uzanan bir dizi ısıl ahşap kaplı platformdan oluşuyor. Yüzey formundaki basitlik ve akıcılık, kullanıcıları deniz ve batmakta olan güneşle daha doğrudan bir ilişki kurmaları için cesaretlendiriyor. Bu geniş ahşap yüzey, aynı yaya köprüsünde olduğu gibi doğal malzemenin dokusundan kaynaklanan bir davetkarlığa sahip. ‘Gün Batımı Terası’ kent hafızasında zaten var olan ancak zamanla çeşitli sebeplerle unutulmuş bir kamusal kullanımı yeniden kentlilere sunuyor ve kentlileri her akşam yalnızca güneşin batışını izlemek ve birlikte vakit geçirmek için orada olmaya çağırıyor.
Birbirlerine vista verecek şekilde konumlanmış bu iki kentsel armatür, büyük resimde üst ölçekte tanımlanan genel çerçeveyi sürdürüyorlar. Alana getirdikleri programın doğallığı, serbestliği, plansızlığı ve kapsayıcılığı düşünüldüğünde ikisi de tam anlamıyla birer ‘karşı-mekan’ önerisi. Yaya Köprüsü ve Gün Batımı Terası, halihazırda alanda bulunan sosyal, coğrafi ve tarihsel özelliklerden beslenerek özgün ve nitelikli kamusal kullanımlar, yeni ‘aylaklık’ mekanları vadediyorlar. Bu yeni kıyı kullanımları, ‘İzmirDeniz’ projesinin temelinde İzmir kenti için ortaya konan ‘Gerilimi Düşük Yaşam Biçimi’ vizyonuyla paralellik gösteriyor.